24 Şubat 2007 Cumartesi

Mustafa Balbay Yazısında Rusya’yı Neden "İran Düşmanı" Gösterdi?




Balbay'ın İran ve Rusya Merkezli Çarpıtmalarına Yanıt

Deniz Yalçın


22 Şubat Perşembe günü Cumhuriyet’te yayımlanan “Rusya’nın İran Manevrası” başlıklı yazısında Mustafa Balbay, Rusya’nın İran’da inşa etmekte olduğu Bushehr Nükleer Enerji Santrali’ne nükleer yakıt sevkiyatını ertelediği yönündeki habere dayanarak, “Rusya’nın İran’dan kurtulmanın yolunu bulduğu”nu öne sürüyor. Bunun için de, Rus devletine bağlı nükleer enerji şirketi Atomstroyeksport’un sözcüsü Irina Yesipova’nın geçtiğimiz hafta başında yaptığı bir açıklamayı kanıt gösteriyor. Buna göre “Rusya, İran’ın Bushehr kentindeki nükleer santralin devreye girmesi için gerekli nükleer yakıtı, ödeme planına uyulmadığı için vermeyecek.” Balbay sadece bu açıklamaya dayanarak, Rusya’nın ABD karşısında boyun eğdiğini ve İran’dan kurtulmanın çaresini aradığını söylüyor.[1]

Rusya Direnemez Mesajı Kime?
Balbay yazısında, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Münih’te gerçekleştirilen Uluslararası Güvenlik Konferansı’ndaki konuşmasına değinerek şöyle diyor: “Putin’in açıklamaları, Rusya’nın yeri geldiğinde ABD’ye kafa tutabileceğini gösteriyor ama kazın ayağı tam olarak öyle değil.”
Yazının zamanlaması ilginç: Tam da Rusya Devlet Başkanı Putin Münih’teki konferansta, güvenliğin önündeki en büyük engelin ABD olduğunu ilan etmişken[2] ve Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde bu konuşmanın tam metni yayımlanmışken, “Rusya’nın ABD’ye direnemeyeceği” mesajını içeren ve bunun için temelsiz bir gerekçeye yaslanma zorunluluğu duyan bu yazının amacı nedir?

Hedefte Avrasyacılık mı Var?
Balbay’ın yazısının 3 hedefi var: Birincisi, Türkiye’de Genelkurmay dahil birçok öncü çevrede ABD ve AB’ye karşı Avrasya merkezli direniş hattı oluşturulması fikrinin giderek güçlendiği bir döneme denk gelen bu yazı ile, yükselen Rusya faktörü gözden düşürülmek isteniyor. Rusya dahil hiçbir gücün ABD’ye karşı gelemeyeceği mesajı veriliyor. Aslında mesaj, “Rusya ABD’ye direnemiyor, Türkiye de direnemez” yönünde. Kime verildiği de açık.
Balbay, ABD karşıtı hiçbir oluşumda yer alınmaması gerektiği fikrini yaygınlaştırmak için öncelikle ABD karşısında güç kazanan seçenekleri “gözden düşürme” ve bu güçleri de kendi içinde “birbirine düşürme” taktiğini izliyor. Yazının ikinci hedefi bu: Rusya ile İran arasında anlaşmazlık olduğu izlenimini vermek. Üçüncüsü, Balbay yazısındaki kurgu yoluyla Rusya’yı İran düşmanlığı hattına çekerek, Türkiye’deki Avrasyacı yükselişi de İran düşmanlığı hattına çekmeyi amaçlıyor.

Balbay için Bushehr merkezli gelişmenin sadece bir araç olduğu, konunun üzerinde yürütülecek bir araştırmanın ardından belirginleşiyor. Balbay İran ve Rusya’yı karşı karşıya getirecek yazısına kanıt ararken, Bushehr santrali ile ilgili habere dört elle sarılıyor. Ama “kazın ayağı tam da öyle değil”. Peki gerçek durum ne?

Bushehr’de Ne Oldu?
Öncelikle İran’ın Şubat ayı içinde gerekli parayı yatırmadığı yönündeki habere bakalım. Rus Itar Tass haber ajansının 21 Şubat’ta geçtiği habere göre, İran’ın Rusya’ya Bushehr projesi ile ilgili borcu 100 milyon doların altında.[3] İranlı yetkililer bu paranın ödenmesinde bir sorun olmadığını söylüyorlar. İran kaynakları Şubat ayı için Rusya’ya ödeme yapıldığını, ancak sorunun İran Merkez Bankası’nın uluslararası ekonomik ilişkilerde bundan böyle Dolar yerine Euro ile ödeme yapma kararı almasından kaynaklandığını, bunun da teknik bir sorun olduğunu belirtiyorlar.[4] Rusya Euro ile ödeme yapılmasına karşı çıkmıyor, ancak bunun sözleşmede yapılacak bir değişiklikle gerçekleşebileceğini belirtiyor.[5] Dolayısıyla sorun teknik bir sorun ve Bushehr projesi açısından bu bir ilk değil. Rus Hükümeti daha önce de teknik sorunlar nedeniyle projenin tamamlanması için verdiği süreyi birkaç kez erteleme yoluna gitmişti.[6]
Balbay, “Rusya’nın İran’dan kurtulmanın yolunu bulduğu” fikrini güçlendirmek için Rus şirketinin sözcüsünün ifadelerine dayanıyor. Ama şirket sözcüsü Irina Yesipova’nın bu konudaki açıklamasının tamamını köşesine almıyor, işine yarayan kısmını alıyor. Oysa Yesipova yaptığı açıklamanın devamında, sorunun kaynağını şöyle saptıyor: “Bir dizi üçüncü ülkenin İran’a teknik ekipman ambargosu uygulaması nedeniyle Rus üreticiler birdenbire, tesis için gerekli tüm ekipmanı sağlamak zorunda kaldı. Bu çok zor bir durum.”[7]
İran Atom Enerjisi Ajansı Başkan Yardımcısı Saidi’nin 22 Şubat’ta Rus IRNA Haber Ajansı’na yaptığı açıklama da bu doğrultuda. Saidi şöyle diyor: “Sorun, Rus şirketinin İran’a ekipman getirecek para konusunda açığının bulunmasıyla ilgili. Atomstroyexport bizden bu sorunu çözmemizi istedi. İran gerekli ekipmanların satın alınması için beliren bu maliyeti karşılayacaktır.”[8]

Sorun Teknik
Hem Rusya hem de İran, sorunun kaynağında İran’a uygulanan ambargo nedeniyle teknik ekipman alım ve nakliye maliyetlerinin artmasının bulunduğunu belirtiyor. 1995 yılında Rusya ile yapılan anlaşmada Rusya’nın tesisi inşa etmesi karşılığında bu ülkeye 800 milyon dolarlık ödeme yapılması kararlaştırılmıştı.[9] Ancak gelinen noktada maliyetlerin artmış olması, Rus şirketinin zarar etmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla Rusya’nın aldığı karar, elektrik üretimi için inşa edilen Bushehr nükleer enerji santraline nükleer yakıt sevkiyatına başlamadan önce, uğradığı finansal zararın İran tarafından tazmin edilmesi arayışları ile bağlantılı. Çünkü proje Rus şirketi için 800 milyon dolardan daha fazla maliyet yarattı. Rus şirketine bağlı bir yetkilinin 19 Şubat tarihli International Herald Tribune gazetesine yaptığı açıklama da bunu kanıtlıyor: “Kasım 2006’da Rusya, İran’da inşa etmekte olduğu tipte bir nükleer enerji tesisini inşa etmek için Bulgaristan ile 2.6 milyar dolar karşılığında anlaşma imzaladı.”[10] Yani Rus şirketi, santral faal duruma geçmeden önce, sözleşme dışında doğan masraflarının tazmin edilmesini amaçlıyor.

Rus Yetkili: Bushehr, İran-Rus İşbirliğinin En Önemli Yönü
Dolayısıyla ortada Rusya’nın İran’dan kurtulmanın yolunu aradığını gösteren tek bir gelişme yok. Tam tersine iki ülke arasındaki ilişkiler en iyi dönemini yaşıyor. Santrali inşa eden şirketin proje sorumlusu Vladimir Pavlov’un 22 Şubat’ta yaptığı açıklama da bu bakımdan çok önemli: “Bushehr Nükleer Enerji Tesisi, Rus-İran işbirliğinin en önemli yönüdür. Bu nedenle projeyi dondurmak ya da ertelemek seçenekleri hiçbir şekilde gündemde değildir, olamaz.”[11]
Gerçek böyle. Ortada Rusya’nın İran düşmanlığında ABD ile buluştuğuna dair tek bir kanıt yok. Bu aşamada esas soru, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı El Baradey, Bushehr santralinin uluslararası açıdan bir sorun kaynağı olmadığını açıklamışken[12], Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov 1737 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı ile Bushehr arasında bağlantı olmadığını belirtmiş[13] ve İran’ın barışçıl amaçlarla nükleer enerji elde etme hakkının bulunduğunu savunmuşken[14], “Rusya’nın İran’dan kurtulmanın yolunu bulduğu” ya da İran konusunda Rusya’nın ABD’ye teslim olduğu çarpıtmasını yapmanın kimin işine yaradığıdır.

denizyalcin7@yahoo.com


Dipnotlar:

[1] Bkz., Mustafa Balbay, “Rusya’nın İran Manevrası”, 22 Şubat 2007, Cumhuriyet, s. 8

[2] Putin’in konuşmasının tam metni için bkz., http://www.tsk.mil.tr/diger_konular/putin_konusma.htm

[6] “Russia Delays Work on Iran’s First Nuclear Plant”, Al Jazeera, 19 Şubat 2007, http://www.aljazeera.com/me.asp?service_ID=13197

[7] “Russia Delays Work on Iran’s First Nuclear Plant”, Al Jazeera, 19 Şubat 2007, http://www.aljazeera.com/me.asp?service_ID=13197

[8] RIA Novosti, 22 Şubat 2007, http://en.rian.ru/russia/20070222/61121241.html

[9] "Iran, Russia Agree on $800 Million Nuclear Plant Deal," Washington Post, 9 Ocak 1995, http://cns.miis.edu/research/iran/rusnuc.htm

[10] Andrew E. Kramer, “Russia Deals a Setback to Iran’s Plan For Reactor”, 19 Şubat 2007, International Herald Tribune, http://www.iht.com

[13] Lavrov’un açıklaması için bkz., The Russian Spy, 11 Aralık 2006,

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Rusya'nın günden güne güçlendiği ve belkide kendi insanlarının bile ümitle beklediği gibi eski güçlü günlerine dönebilme fırsatını yakalamışken, bu yükselişi görmemek sadece art niyetli bir hareket olarak algılanabilinir.Kaldı ki Putin'in sözde yeni düzen BOP projesi sahibi ABD'ye meydan okurcasına yaptığı konuşmasının önemini TSK gibi önemli bir kurum farkedip sitesine koymuşken,bu durumdan bile bir ipucu neden çıkartılamıyor...? Sevgili Deniz Yalçın; bu konuya ışık tutan yazınızdan dolayı size teşekkür ediyorum.



Atatürkçü Düşünce Derneği Hatay Şubesi Gençlik Komsiyonu Başkanı Emrah Zorsu