22 Aralık 2006 Cuma

CFR Başkanı Richard Haass’ın Kaleminden “Yeni Ortadoğu”

Deniz Yalçın

ABD’nin yarı resmi Dışişleri Bakanlığı olarak da bilinen Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) Başkanı Richard Haass imzasıyla Foreign Affairs dergisinin son sayısında yayımlanan “Yeni Ortadoğu” başlıklı başmakale, ABD’nin Ortadoğu stratejisinin yenilgiye uğradığını ilk ağızdan itiraf ediyor. Makale, Richard Haass gibi bir isim tarafından kaleme alınması bakımından önemli. Daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı’nda birçok üst düzey görevde bulunan Haass’ın CFR Başkanlığı’na getirilmesi de rastlantı değildi. Haass, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin fikri mimarları arasında yer alan ve AKP’yi 2002 seçimleri öncesi “ılımlı İslam modeli” olarak yeni muhafazakar yayın organları aracılığıyla pazarlayan bir isim. Bu nedenle Haass’ın ABD dış politikasına yön veren Foreign Affairs dergisinde yayımlanan makalesi ve söyledikleri dikkate değer.

Haass: “ABD Üstünlüğü Bitti”

Haass makalesine ABD açısından oldukça karamsar bir Ortadoğu tablosu çizerek başlıyor ve ABD’nin Ortadoğu’daki yenilgisini gözler önüne serecek biçimde şöyle diyor: “Ortadoğu’da ABD üstünlüğü dönemi sona erdi ve yeni bir tarihsel süreç başladı. Bu yeni dönem, yeni aktörler ve güçler tarafından biçimlendirilecek.” Haass’ın sözleri, Ortadoğu’da ABD için yenilginin artık apaçık gündeme geldiğinin göstergesi. Ayrıca Haass’ın “yeni Ortadoğu” ifadesi ile, ABD’nin rahatça at koşturamaz hale geldiği, Çin ve Rusya’nın bölgedeki etkisini arttırıp ilişkilerini güçlendirdiği yeni bir dönemi anlatmak istediği de, ilk cümleden anlaşılıyor. Haass’ın karamsarlığı şu cümlelerle sürüyor: “Yeni, barışçı, esenlikli ve demokratik bir bölge vizyonu gerçekleşmeyecek. Doğmakta olan yeni Ortadoğu, kendisine ve ABD’ye büyük zararlar verebilecek nitelikte.”

“Eski Ortadoğu”

Haass, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Sovyetler’in dağılması ile birlikte ABD’nin Ortadoğu’da daha önce öngöremediği ölçüde etkiye ve hareket serbestisine kavuştuğunu belirtiyor ve kendisinin “eski Ortadoğu” olarak adlandırdığı dönemin belirgin niteliklerini şöyle sıralıyor: “Saldırgan bir Irak; radikal, ancak bölünmüş ve görece zayıf bir İran ve bölgenin en büyük gücü, nükleer silah sahibi İsrail.”

Çöküşün 4 Nedeni
Eski Ortadoğu’yu bu şekilde tanımlayan Haass, ABD’ye sadece 15 yıllık bir üstünlük sağlayan bu “eski” dönemin sonunu getiren 4 neden sayıyor: Birincisi ve en önemlisi, Bush yönetiminin 2003 yılında Irak’ı işgal etme kararı alması ve ardından yaşanan gelişmeler. İkincisi, Ortadoğu barış sürecinin çöküşü. Ortadoğu’da Amerikan devrinin sona ermesine yol açan üçüncü etmense, geleneksel Arap rejimlerinin radikal İslamcı yükselişe yanıt geliştirmekteki başarısızlığı. Haass’a göre sonuncu etmen, küreselleşmenin bölgeyi dönüştürmesi. Özellikle medyada yaşanan küreselleşmenin bütün Ortadoğu’da ABD zulmünü kitlelere aktarmaya hizmet ettiğini, bunun Amerikan karşıtlığını arttırdığını ve artık bölgedeki hükümetlerin ABD ile eskisi gibi esnek ve rahat bir ilişki geliştirmekten çekindiğini belirten Haass, bunun çok önemsenmesi gerektiğinin de altını çiziyor.

Yeni Ortadoğu: “Avrasya güçleri ABD’ye meydan okuyacak”

Bu saptamaların ardından Haass, makalesinde Ortadoğu’nun geleceğine dönük 12 öngörüde bulunuyor. Bunların öne çıkanları ise şunlar:

- ABD’ye, diğer bölgesel güçler tarafından sürekli meydan okunacak. Çin ve Rusya, olası bir İran operasyonuna karşı her türlü direnişi gösterecek. Çin, Rusya ve bazı Avrupa devletleri kendilerini ABD’nin politikalarından ayrıştırma yolunu seçecek. Diğer bir deyişle Avrasyacı hat belirginleşecek.

- İran, İsrail ile birlikte bölgenin en önemli iki gücünden biri olacak.

- Irak’taki karışıklık sürecek, şiddet artarak toplumun bölünmesi süreci hız kazanacak. Ve en kötüsü, komşularına da sıçrayacak bir iç savaşın sonucunda Irak, “başarısız devlet” olacak.

- Çin ve Hindistan’dan gelen petrol talebi nedeniyle, petrol fiyatlarında gerileme olmayacak. İran, Suudi Arabistan ve diğer petrol üreticisi ülkeler, bu durumdan büyük yararlar sağlayacak.

BOP’çular Baklayı Ağızlarından Çıkarıyor: “Demokrasi Terörizme Yanıt Değil”

ABD’nin Ortadoğu’daki stratejisinin başarısızlığa uğramasının temelinde askeri güce aşırı güvenmenin yattığını belirten Haass, hem ABD’nin hem de İsrail’in Irak ve Lübnan deneyimleri üzerinden şu çıkarımı yapması gerektiğini belirtiyor: “Askeri güç, sihirli değnek değildir.” Ne Irak’ta ne de Lübnan’da askeri seçeneğin başarıyı getirmediğini, bu nedenle bu seçeneğin son seçenek olarak değerlendirilmesinin zamanının geldiğini ifade eden Haass, demokrasinin gelişmesinin bölgeyi sakinleştireceği yönündeki varsayımın ikinci büyük hata olduğunun anlaşıldığını yazıyor ve baklayı ağzından çıkarıyor: “Demokrasi terörizme yanıt değil. ABD yönetimi, antidemokratik hükümetlerle çalışmayı sürdürmeli.”

Haass’ın “Yeni Ortadoğu”su: Tükeniş

ABD’nin Ortadoğu’nun demokratikleştirilmesi bahanesi üzerinden arttırdığı saldırganlığını en hararetli biçimde savunan Haass’ın geldiği çizgi önemli. Demokrasi’nin ABD emperyalizmi açısından taşıdığı anlamı göstermesi bakımından oldukça açık sözlü davranan Haass, ABD’nin Ortadoğu’da, askeri olmayan araçlardan ve yöntemlerden yararlanmasının yapılacak ilk önemli iş olduğunu belirttiği makalesini, her türlü diplomasinin öne alınması gerektiğini açıklayarak sona erdiriyor.

Sonuçta Haass’ın ABD dış politikasına yön veren, yön vermenin yanında ABD Dışişleri Bakanlığı’na egemen olan fikirleri ve geleceğe dönük politika değişikliklerini de bildirme işlevi gören Foreign Affairs dergisinde yayımlanan bu başmakalesi, ABD’nin yenilgisini olduğu kadar çaresizliğini de ilk ağızdan göstermesi bakımından tarihe geçecek nitelik taşıyor.

Richard Haass Kim?

Richard Haass, ABD’nin gayri resmi Dışişleri Bakanlığı olarak da bilinen Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) Temmuz 2003’ten bu yana başkanlığını yürütüyor. ABD dış politikasında oldukça etkili bir isim olan Haass, bu göreve gelmeden önce son olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Siyaset Planlama Daire Başkanlığı görevini yürütmekteydi. Haass aynı zamanda bir önceki ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın başdanışmanı olarak görev yaptı. 1989 ile 1993 yılları arasında George Bush’un özel yardımcılığı görevini de yürütmüş olan Haass, özellikle Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin ve AKP temelinde “ılımlı İslam” modelinin fikri önderleri arasında yer alıyordu. AKP iktidarının Türkiye’yi Ortadoğu ülkelerine ılımlı İslam ülkesi olarak yansıtmaya yarayacağının ABD Dışişleri’ndeki en hararetli savunucularından olan Haass’ın bu son makalesi, bu stratejinin başarılı olamadığının bir kanıtı olması bakımından büyük önem taşıyor.

Not: Bu Yazı 5 Kasım 2006 tarihinde Aydınlık dergisinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok: